9 Nisan 2011 Cumartesi

“Claire Denis ile çalışmak bizi değiştirdi”


By on 00:58:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 9 Nisan 2011

11 Nisan Pazartesi akşamı Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında özel bir proje gerçekleşecek. Alternatif rock grubu Tindersticks, festivalin bu yıl Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı da olan yönetmen Claire Denis’nin filmlerinden görüntüler eşliğinde, o filmler için yaptığı müzikleri çalacak. Grubun vokalisti Stuart A. Staples’la hem sinemadan hem müzikten konuştuk.

Sine-konserinizin dünya prömiyeri İstanbul’da yapılacak. Nasıl hissediyorsunuz?

Bir hafta öncesine göre farklı hissediyorum. Çünkü bu iş artık kafamda sadece bir fikir olmaktan çıktı. Nasıl olacağına dair daha çok şey biliyorum. Altı aydır planlama konusunda oldukça belirsizlik vardı. Provalara başladığımızdan bu yana neler yapılabileceğinin farkına vardık. Bu nedenle daha heyecanlıyım.

15 yıldır Claire Denis ile çalışıyorsunuz. Sizi onun filmleri için müzik yapmaya çeken neden neydi?

Claire ile ilk buluştuğumuzda onun hakkında pek fazla bir şey bilmiyorduk. Ancak konuşmaya başladığımızda, giderek yakınlaştığımızı, aynı dili konuştuğumuzu fark ettik. Şans eseri birtakım bağlantılar sonucu doğup gelişen bir ilişkiydi bu. İkinci albümümüz “Nenette et Boni”de onunla çalışırken hep birlikte şekillendirdiğimiz bir deneyim oldu. O zamandan bugüne uzun yol katettik. Öylesine yoğun etkileşimli bir ilişkiyi birden koparmanız olanaklı olmuyor. Müzisyenlerin birlikte yıpratıcı süreçlerden geçerek konser vermeleri, albüm yapmaları ve sonra da bunun ne kadar zor bir süreç olduğunu anlatmaları gibi bir şey bu da...

Claire Denis filmlerini izleyip sizin o filmler için yaptığınız müziği dinledikten sonra, grubun Denis ile adeta ruhani bir birliktelik içinde bulunduğunu söylemek zor değil. Katılır mısınız buna?

Çalışma yöntemlerimiz arasında birçok benzerlik var. Birbirimizi gayet net anlayabiliyoruz. Onunla çalışmanın en iyi ve en zor yanı şu: Karşılıklı görüş alışverişi talebi var Claire’in. Biz hiçbir filmi için gidip müzik sunmadık, o da hiçbir zaman “Ben şöyle bir şey istiyorum” demedi. Onun bilmek istediği filmdeki görüntülerin müzikle birleşip nasıl duygusal tepkiler yaratacağı. Bu noktada konu üzerinde bir fikir tartışması başlıyor. Eğer bize filmin hangi noktasında nasıl bir müzik istediğini söylese daha kolay olabilirdi; ama öyle bir sınırlama durumunda olasılıklar azalır ve bu önceden planlanan sonuçları elde etmek için yapılan bir tür görev haline gelir. Bizim böyle bir işte bekleneni vereceğimizi sanmıyorum. Bizim yaptığımızsa, deneyimleme ve ona tepki verme, fikirler çerçevesinde birkaç hafta süren tartışmalar ve senaryo yazımının başından sonuna kadar görüş alışverişleriyle devam eden bir süreç.

Bir besteci bir yandan yönetmenin isteklerine bağlı kalırken, bir yandan da nasıl kendi duyguları doğrultusunda müzik üzerinde yeni fikirler geliştirebiliyor?

Arada kalan ufak bir boşlukla ilgili sanırım. Ama Claire çalıştığı herkesten kendilerini ifade etmelerini, onları duygusal olarak harekete geçiren şeyleri anlatmalarını istiyor. Etrafındaki çalışanları serbest bırakırsa onların en iyisini ortaya koyacağına yürekten inanıyor. Claire’in sahip olduğu önemli bir özellik bu. Ben de onunla çalıştığımız yıllar boyunca bu özelliği kazanmaya ve Tindersticks’le uygulamaya çalıştım. Bir film düşüncesi, senaryo söz konusu olduğunda benim için önemli olan, orada işleyebileceğim bir palet bulmak, hareketlere uyum gösteren sesler peşinde koşmak. Gruptan arkadaşımız Dave için bu daha farklı sanıyorum. Onun film müziği geçmişi var. Örneğin Calire Denis ile son filmimiz “White Material”da ben daha çok ses kolajlarıyla deneyim yapma peşine düştüm. Beni etkileyen sesleri ve duyguları bulmaya çalıştım. Dave için başkaydı; o atmosfere uygun kordlarla daha temelden bir çalışma yürüttü.

Bir film müziği üzerinde hangi aşamada çalışmaya başlıyorsunuz? Müzik hakkında düşünmeye başlamadan önce filmin son kurgulanmış halini mi görüyorsunuz yoksa senaryoyu okuyup bazı sahneleri mi izliyorsunuz?

Claire, Fransızca yazılmış senaryonun bizim için İngilizce’ye çevrilmiş kopyasını veriyor. Daha sonra bazı çekimlere davet ediliyoruz. O aşamada artık kesin olmayan fikirler üzerine tartışmamız başlıyor. Son kurguya ulaşmak için hep birlikte çalışıyoruz. O noktaya varana kadar sürekli değişiklikler oluyor.

Film müziklerinin ilginç bir tarafı var. Filmden müziği çıkardığınızda görüntülerin etkisi önemli oranda azalıyor. Sizce müzik filmde nasıl bir rol üstleniyor? Müzik yönetmenin konuya bakış açısını netleştirmesine yardımcı mı oluyor yoksa filmin kendisi müzikten ne beklenildiğini açıkça ortaya koyuyor mu? Yani siz görüntüleri destekleyen mi yoksa onu yönlendiren film müziklerini mi tercih ediyorsunuz?

Bu söylediğiniz, müziğin yarattığı duygusal etkinin her hareketi açıklamak için kullanıldığı durumla ilgili. Genel olarak modern sinemada filmde olanlar hakkında izleyicinin düşüncelerine fazla yer bırakılmıyor. Her şey, her görüntü, her müzik, size yönetmenin düşündüğünü düşündürtmek için kullanılıyor. Claire’in çalışma yöntemi tam tersi. Bize göre mutlaka izleyicinin hayal gücü ve düşünceleri için yer kalmalı. İzleyicinin bunu yapması için de kendisine dönüp bazı sorgulamalar yapması gerek. Sanırım Claire de “Trouble Every Day”i korku filmi olarak tanımlar. Orada bazı şeyleri müzik olmadan göstermek zorundasınız. Çünkü çok sarsıcı sahneler bunlar; müziğin rolünü üstlenebilir ve böylece çok daha etkileyici olabilir. Yine o filmi izlediyseniz, sonunda duyduğunuz müziğin asla o tür ya da ona yakın görüntülerle eşleşebileceğini düşünmemiştik. Oradaki yıkıcı etkiyi bir parça hafifletti kanımca. Bunların hepsi tercihlerle ve yaratılmak istenilen etkiyle ilgili.

Peki konserde gösterilecek görsellerin nasıl bir rolü olacak sizce?

Orada grupla görüntüler arasında değişken bir denge kurmak istiyoruz. Umarım bazen biz görüntülerin yerine geçeriz, bazen de görüntüler öne çıkar. Sürekli aynı etki altında kalınmasını istemeyiz. Yaptığımız provalarda da konuşmaların çoğu, bu değişken bakış akışını nasıl kurabileceğimiz hakkında.

Ben bir Claire Denis filmi izleyip sizin sesinizi orada duyduğumda, o ses bana filmin ana karakterlerinden birisi gibi geliyor. Çünkü çok güçlü bir sesiniz var. Merak ettiğim siz kendi sesinizi filmde duyunca ne hissediyorsunuz? Onu bir bütünün parçalarından birisi gibi mi düşünüyorsunuz yoksa tek başına sürükleyici bir unsur mu?

Bu açıdan da değişen durumlar söz konusu. “Trouble Every Day”de çok etkiliydi sanırım. Claire bizimle film ve açılıştaki öpüşme sahnesi hakkında konuştuğunda, bu yönde olması doğrultusunda fikir birliğine varmıştık. Filmde bizim doldurabileceğimiz boşluklar vardı. Çok da başarılı bir çalışma oldu. Ama “35 Rhums”da müzik sadece hayatın güzelliği, her gün hissedilebilecek bir keyfi yansıtıyordu. Bana göre en etkili olanı, “White Material”dakiydi. Sadece yeryüzüyle ilgili bir çalışmaydı. Müzik de bir tek oradan kaynaklandı, kendine özgü acıları da taşıyordu içinde. Hepsinin gerçekten diğerlerinden çok farklı olduğunu düşünüyorum.

Bazı film müziği bestecileri bir filmin başarılı olması için öncelikle müziğinin başarılı olması gerektiğini, aksi halde filmin de başarısız olacağını düşünüyor. Siz katılır mısınız bu görüşe?

“Çok iyi bir filmdi ama müzik kötüydü” diyeceğiniz bir filme sık rastlayacağınızı pek sanmam. Sinema için müzik yapmaya başladığımdan bu yana bakış açım farklılaştı. Artık bir filmi izleyip, “Sinematografi iyiydi ama senaryou fırlatıp atardım” diyebiliyorum. Bir filmi başarısında rol oynayan o kadar çok önemli parça var ki... Bu anlamda müziği, sinematografi, kurgu, senaryo ve oyunculuktan ayırmam.

Kanımca Tindersticks’in yaptığı film müzikleri, film olmadan kendi başına da etkili olabilecek kadar güçlü. Bu, besteleme aşamasında bilinçli olarak planladığınız bir şey mi?

Bu, Claire’in çalışma tarzından ileri geliyor. Bizden asla bir sahneye bir duygu katmamız yönünde bir talepte bulunmadı. Bu nedenle onun filmleri için yaptığımız parçalar, filme belirgin bir anlam yüklemekten ziyade, hep kendi karakterlerini ortaya koyabilen müzikler oldu. Bilinçli olarak değil ama kendiliğinden gelişen bir süreçti bu. Filmlerde bizim için ayrılmış bir boşluk hep oldu.

Claire Denis için yaptığınız film müzikleri içinde hangisi sizi hala diğerlerinden daha çok çarpıyor?

Bu tür bir sine-konser projesine giriştiğimizden bu yana yaptığımız her şeyi gözden geçirdik. Konser için toplam 22 parça seçtik. Ben özellikle “Nenette et Boni” adlı filme ve onun için yaptığımız müziklere karşı yoğun duygular içindeyim. Bizim için o filmlerdeki görüntülere bakıp büyük bir keyif hissi almak çok kolay. Ama “White Material”a müzik yapmak kolay değildi. Onun müziğini çalmak bile bizim için zorlayıcı.

Neden?

Çünkü orada daha soyut bir arka planda sesler ve duygular arasında zorlayıcı bir araştırma süreci gerektirdi. Filmin kurguladığı mekanda kaybolduk adeta. İki hafta boyunca sürekli çalarak ciddi bir deneyim yaşadık. Şimdi provalar sırasında da hepimizde değişim olduğunu gördük, farklı mekanlardan farklı duygularla dönünce bu müziğe de yansıyor. Zor olmasına karşın aynı zamanda çok da heyecan verici.

Film müziği besteleyerek geçirdiğiniz bu 15 yılda temel olarak ne öğrendiniz?

Sanırım genel anlamda müzik yapmanın ne demek olduğunu öğrendim. Grup olarak zamanımızı çoğunlukla kendimiz için yapmamız gereken işlere ayırıyoruz. Claire’le olan işbirliği bize kendimizin dışına bakmayı ve sadece kendimizi düşünüyor olsaydık üzerinde çalışmayacağımız bir iş için uğraşmayı öğretti. Her defasında da bizde değişimlere yol açtı. Her defasında geri dönüp yaptığımız işe baktığımızda farklı bir bakış açısı kazandık. Gelişmemiz için son derece önemli bir katkıydı bu. Neden buradayız ve neden müzik yapmak için bir araya geldik? Bunu sağlayan fikirleri ortaya çıkarıp onların peşine düşmemiz, büyük ölçüde başarıya giden yolu açtı. Bundan hoşnutum ama doğrusu hala kendimi beceriksiz hissediyorum...

Claire Dennis dışında çalışmayı arzuladığınız bir yönetmen var mı?

Bir gün öyle biriyle karşılaşmayı arzu ederim. Ama doğru bir işbirliği kurmak gerekir. Bugüne kadar çalışırken sahip olduğumuz özgürlüğü kaybedip daha sınırlayıcı bir ortama girmek bizim için zor olur. Bu konuda endişemiz var. Ayrıca son 15 yılda Claire’in görüntüleriyle müzik arasında iyi bir denge kurduk. 2.5 yılda bir yeni bir film için müzik yapmak da güzel. Bundan daha fazlası bizi pek mutlu etmez.

Son olarak Tindersticks’le ilgili planlarınız neler? Yeni bir albüm üzerinde çalışıyor musunuz?

Sürekli yeni besteler üzerinde çalışıyoruz. Birçok farklı fikri değerlendiriyoruz. Sanırım bu yeni materyallerin ne zaman yayınlanacağını onları bitirdiğimizi düşündüğümüzde bileceğiz. Bu çalışmalara yeterli zaman ayırırsak, yazın tamamlamış olmayı umuyorum.





Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate